14 Şubat 2013 Perşembe

Kadınlar Anlaşılmak için Değil, Sevilmek için Yaratılmış.

Tiyatroya gitmeyi çok seviyorum. Tiyatro çocukluğumdan kalan bir tutku olsa da çokça vakit ayıramadığım için kendime sürekli kızdığım ama içten içe de hep özel bir yeri olduğunu bildiğim bir sanattır benim için. Kışın soba üzerinde kestane pişirmenin zevki gibi sıcak bir zevki var benim için tiyatronun.

New York' tayken dünyaca ünlü Chicago ve Mamma Mia müzikallerine gitmiştim en son. Onları saymazsam eğer son gittiğim (sevgili emre ile gülmekten karnımıza ağrılar girmişti) Türkçe oyun sanırım 2011 yılı Şubatından kalma 'Ne Münasebet' adlı bir oyundu. Adana'ya gelince de hemen özlediğim bir şeyi yapmak istedim. Ne yazıkki Adana' da devlet tiyatrolarına ait tek bir sahne var. Bir de Büyükşehir Belediyesi' nin sahnesi mevcut ancak ne yazıkki bileti internet üzerinden alamıyorsunuz. Mutlaka Büyükşehir Belediyesi' nin binasına gitmeniz gerekiyor bunun için. Kısacası şu an gidebileceğim 4 en fazla 5 oyun var diyebilirim toplamda ki bunlardan 3 tanesi şu an sahnelenmiyormuş. Kısacası geriye gidebileceğim 2 oyun kaldı.





Aslında Adana'da yaşayan bir izleyici yılda yaklaşık 30 tiyatro oyununa gidebilir. Devlet tiyatrolarında ortalama 4 ila 5 oyun oluyor yılda. Nisan ayındaki tiyatro festivaliyle diğer devlet tiyatrolarından ya da şehir tiyatrolarına bağlı sahnelerden yaklaşık 15 kadar oyun geliyor ve 10 gün süreyle Adana seyircisiyle buluşuyor. Adana şehir tiyatrosunda da tahminimce en fazla 2 oyun çıkıyor yılda etti mi size 22 civarında oyun. Eh bir de arada bağımsız tiyatro topluluklarının şehri ziyaret etmesiyle dediğim gibi şehir diğer illere göre tiyatroya doyabiliyor(!). Gerçi tiyatroya doymak için 30 yeterli bir sayı mıdır tartışmaya açık.



Uzattım yine lafımı farkındayım ama gevezeliğimi de kesmek istemedim inatla. Bizim gittiğimiz oyun Kırıkında Sonra,  Alfonso Paso' nun Türkçe'ye çevrilierek sahneye koyulan birkaç oyunundan biri. Alfonso Paso durum komedileriyle bilinen bir yazar. Oyun kıyafetlerle isimlerle tam bir İspanyol havası içinde. Gelgelelim ki o kadar güzel bir uyarlama yapılmış ki isimleri Tevfik ile Melahat yap al sana bir Türk oyunu olsun. :)



Oyun adı üstünde kırıkında sonra, birbirine aşık olan iki çiftin hikayesi üzerine. Romantik komedi türünü siz de benim gibi seviyorsanız oyun tam size göre. Arada da evlilik hayatı üzerine yerinde göndermeler var.



Adana Devlet Tiyartosu tarafından prömiyeri 2 Ocak'ta yapılan oyun, çiçeği burnunda sayılabilir. Zira diğer güncel oyunların bazıları 2 senelik. Kırkından Sonra oyunun oyuncuları ise şöyle; Turgut Bağır, Sevinç Gediktaş, Mazlum Taşkıran, Yeliz Tekman, H. Barış Özkan, Dilek Aslan,  R. Hikmet Çam, Çağla Yeleç.

Tiyatrosuz kalmayın efendim. Hem sanata doyun hem de cebinizden çıkacak cüzi miktarlarla sosylalleşin. Tiyatrolar hala o kadar ucuz ki ülkemizde, devlet desteğini azaltmaya dünden razı bari siz elinizi vicdanınıza koyun.

Not: Başlık oyundan alıntıdır.

11 Şubat 2013 Pazartesi

Tamara Drewe

Son yazımdaki bahsettiğim alışkanlığım devam ediyor. Film izlemeye aynen devam. Ne güzel bir kafa dinleme yöntemi. Sizinle son izlediğim filmlerden birini paylaşmayı planlıyorum. Tamara Drewe. Filmi Moviemax Festivalde izledim. Zira yayınlandığı yıl 2010' da bir ve izleyen yılda üç ayrı film festivalinde adaylık almış. Evening Standard British Film Ödülleri'nde bir de ödül kazanmış.





Film oldukça keyifli. Sıkıcı Avrupa sinemasına benzemiyor. Neden sıkıcı Avrupa sineması dedim bilmiyorum. Sahi öyle bir kanı vardır değil mi? Ne yazık. Halbuki Tamara Drewe gibi  oldukça keyifli ve göz ziyafeti çeken birçok film olduğuna eminim. Bu tarz filmleri gördüğümde pılıyı pırtıyı toplayıp Avrupa'da bir taş ev bulup üzümlerin arasında şarap işçisi olmayı diliyorum. Hım, hayali bile güzel be.



Neyse Tamara Drewe, filmin baş kahramanı yeni yetme bir yazar genç kız. Yeni yetme olsa da oldukça akıllı ve dişiliğini kullanmayı da iyi biliyor. Yazarlık üzerine, aldatma üzerine, gençlik bunalımları üzerine hoş geçişleri olan bu başarılı komediyi kesinlikle öneriyorum.  Başrolde güzel Gemma Arterton ve Roger Allam. Gerisini filmi izleyerek öğrenin.


Bu arada filmin Imdb puanı 6.2. Görüşmek üzere...


10 Şubat 2013 Pazar

Gelecek 3-4 Ay

Amerika' dan yaklaşık 4 aylığına dönmüş bulunmaktayım. Haziran ayında yeniden New York' ta evime döneceğim. Ama şimdilik memlekette miskinlik yapmaktayım. Türkiye'ye dönüş sebebim olan kız isteme, nikah işlemlerinin ayarlanması ve nişan töreni derken ilk bir haftanın nasıl geçtiğini anlayamadım bile. Gözümüzde büyüyen onca iş bir o kadar kısa bir sürede bitti, geçti, gitti resmen. Arada hasta olmayı da ihmal etmedim tabi ki. Neyse sonunda yukarıda bahsettiğim miskinliğin tadını çıkarmaya başladım. Şu ana kadar evde yaklaşık 10 film izlemiş olabilirim. Digitürk Plus sağolsun bir o kadar da kayıt yapıyorum. Başka türlüsü zaman nasıl geçer bilmiyorum. Sanırım bu haftayla birlikte spora başlayacağım. Ankara' ya bir haftalık bir gezi için uçak biletlerimi aldım bu arada. Arada bir Malatya gezisi sıkıştırmayı planlıyorum. İstanbul'a ancak Mayıs başı gibi gidebileceğim diye üzülüyorum. Halbuki nasıl özledim sevgilim İstanbul'u.


Fatih' in söylediğine göre New York kar kış kıyamet yeriymiş. Sanırım en uygun zamanlarda kaçtım geldim New York' tan. Adana ise inanılmaz sanki New York' un baharını yaşıyor gibiyim. Yine de hava bir gün yağışlı bir gün güneşli. Tam güzel yüzünü göstermeye biraz nazlı gibi.

Unutmadan bol bol yeşillik, kebap ve tatlı yiyorum. Kebap özlemimi sonuna kadar söndürmeyi planlıyorum buralarda. Benim önümüzdeki 3-4 ayım böyle geçecek. Görmek istediğim, oturup uzun uzun sohbet etmek istediğim o kadar çok arkadaşım var ki.

Neyse daha anlamlı içerik paylaşımlarımda görüşmek üzere...

Öptüm.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...