James Bond karkateri ile tanışalı 50 yıl olmuş. Macera 1962 yapımı Dr. No ile başlamıştı. Başrolde yakışıklı Sean Connery efsanevi güzel Ursula Andress. Belki de Bond Kızı olmayı başlı başına bir marka haline getiren ilk isimdir bu arada Andress.
1962 yılından bu yana Bond'u sırasıyla Sean Connery, David Niven, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan ve son olarak Daniel Craig canlandırdı. Ben çekilme sırasına göre hepsini izledim filmlerin. Bugün de son olarak Skyfall'u izleme şansım oldu.
Skyfall'dan önce Daniel Craig' in farkından bahsetmek istiyorum. Craig şimdiye kadar ki Bond'lara göre işini daha yüksek bir ciddiyetle yapan bir karakter sürdü önümüze aslında bakarsanız. Aksiyon sahnelerinde lame espiriler olmadan, şans eseri adam döver gibi yapmadan. Kadın tavlama konusunda gevşeklik yapmadan. Craig ilk duyurulduğunda bir çok tepki gelmişti diye hatırlıyorum ama benim tüm Bond karakterleri içerisinde en beğendiğim ikiliyi değiştirdi açıkçası. Üstad Sean Connery'den vazgeçemediğim için Craig en beğendiğim ikinci Bond oldu Pierce Brosnan'ı tahtından ederek.(Golden Eye ilk izlediğim Bond filmi olduğundan mıdır nedir o dönmede Pierce Brosnan'a baya abayı yakmıştım açıkçası.)
Skyfall'a gelecek olursak film bana oldukça sanatsal ve karakterli geldi. Özellikle Q'nun departmanında alışageldiğimiz fantastik alet ve edevatları görmemek beni ziyadesiyle mutlu kıldı. Filmin sonundaki manidar bıçak saplama da aynı şeye işaret ediyordu benim adıma. Film müziği Adele' den bir kere sonra başlangıç sahnelerindeki sanatsal görüntü akışı, sonra yine bu filmde daha da olgun bir Bond görüyoruz. Son iki filmde Bond sevdiği kızın ardından tutuğu yas sebebiyle biraz profesyonelliğine laf getirttiyse de Skyfall'da bunu toplamış ve M'e karşı olan inancını ergen triplere girip yitirmiyor film boyunca.
Skyfall' da hoşuma giden ayrıntılardan biri de Taken 2 rezaletinden sonra İstanbul' u normal, daha doğrusu olduğu gibi göstermeleri, bir ayrıntı farkıyla. O da filmin bir kısmı Adana'da çekilmesine rağmen çaktırmadan tüm filmi İstanbul'da geçmiş gibi lanse etmeleri (: Motosikletlerle birden bire bir köptü üstüne gelinir ve oradan da trenin üstüne uçulur. İşte bu köprü ve tren Adana' da olup tren sahnelerinden başlayarak tarihi Vardar Köprüsü'nden Bond düşene kadar Adanadadırlar aslında. Ama geçişi o kadar iyi yapmışlar ki ben bile bir Adanalı olarak trenlere uçtuklarında fark edebildim. Bond kızlarına gelecek olursak, bir espirileri yoktu bu filmde. Film ziyadesiyle Bond ve M üzerindeydi.
Kısacası bu Bond filminde daha ağır, daha oturaklı bir Bond ve olaylar dizini izleyeceksiniz. Bir Alex olmasa da beğendiğim bir film oldu. Sözlerime son verirken Bond En'leri yaptım kendimce ve sizinle de paylaşmak istedim..
007 Enleri
En iyi James Bond filmi: On Her Majesty's Secret Service
En kötü Bond filmi: Moonraker
En iyi James Bond: Sean Connery
En iyi ikinci Bond: Daniel Craig
En iyi kötü Bond karakteri: Christopher Walken
En güzel Bond kızı: Ursula Andress
En güzel ikinci Bond kızı: Barbara Bach
En iyi kötü karakterli Bond kızı: Fatima Blush
En iki kötü karakterli ikinci Bond kızı: Famke Janssen
En iyi Bond Film müziği: You only live twice.
Peki sizin James Bond enleriniz var mı?
Yorum Gönder